top of page

badeaktekin@gmail.com

+90 (530) 553 64 65

  • LinkedIn

İlişkilerde Yetersizlik ve Değersizlik Duyguları: Nedenleri ve Çözüm Yolları

Romantik ilişkiler, bireyin en yoğun duygusal deneyimlerini yaşadığı alanlardan biridir. Ancak birçok kişi, özellikle uzun süreli ilişkilerde, zaman zaman yetersizlik ve değersizlik duygularıyla baş başa kalabilir. Bu hisler yalnızca ilişkinin dinamiklerinden değil, bireyin kendi iç dünyasından da kaynaklanabilir. Bu yazı, bir klinik psikolog perspektifiyle, bu duyguların kökenlerini anlamayı ve başa çıkma yollarını keşfetmeyi hedeflemektedir.


Kadınlar ve Erkekler İlişkide En Çok Neye Önem Verir?


Kadınlar ve erkekler, romantik ilişkilerde farklı psikolojik ihtiyaçlara sahip olabilir. Türkiye'de yapılan psikolojik araştırmalar, kadınların daha çok duygusal yakınlık, iletişim ve eşitlik arayışında olduğunu; erkeklerin ise saygı, sadakat ve takdir edilme gibi unsurları ön planda tuttuğunu göstermektedir (Odatv, 2023). Bu bulgular, çift terapilerinde sıkça karşılaşılan iletişim sorunlarının da temelini oluşturur.


Klinik gözlemlere göre, kadınlar daha çok "duygusal bağ kurma" ihtiyacını dile getirirken; erkekler kendilerini yeterli ve güçlü hissetme yönünde beklenti taşır. Bu farklılıklar, zamanla ilişki problemlerine ve duygusal boşluklara neden olabilir.


İlişkide Yetersizlik ve Değersizlik Hisleri Nasıl Ortaya Çıkar?


İlişkide yaşanan yetersizlik ve değersizlik duyguları, çoğunlukla karşılıklı beklentilerin karşılanmamasıyla tetiklenir:

  • Yetersizlik hissi: Özellikle erkeklerde sık görülen bu duygu, partnerine yetememe, maddi veya duygusal olarak eksik kalma düşüncelerinden beslenir (Kubat, 2023).

  • Değersizlik hissi: Kadınlarda daha yaygın olan bu duygu, partnerin ilgisizliği, kıyaslama, ya da öncelikli hissettirilmemekten kaynaklanabilir (Milliyet, 2023).

Çiftler arasında çatışma yaşandığında, erkeklerin daha içe kapanma eğiliminde, kadınların ise iletişimi artırma çabasında olması, bu duyguların daha da derinleşmesine yol açabilir. Bu durum, özellikle ilişki terapisi süreçlerinde sıkça ele alınan bir dinamik olarak karşımıza çıkar.


Hangi Davranışlar Bu Hisleri Tetikler?


Romantik ilişkilerde bazı davranışlar, partnerin kendini değersiz veya yetersiz hissetmesine neden olabilir. Bu davranışları fark etmek, hem bireysel farkındalığı hem de ilişkisel iyileşmeyi destekler. Klinik psikologlar, bu tür davranış kalıplarının ilişkide tekrarlayıcı hale gelmesinin çiftler arasında duygusal mesafe oluşturduğunu belirtmektedir.

Sık karşılaşılan tetikleyici davranışlar:

  • Partneri küçümsemek, eleştirmek veya takdir etmemek → Yetersizlik hissi

  • İlgisizlik ve duygusal ihmal → Değersizlik hissi

  • Sürekli kıyaslama (eski ilişkilerle veya sosyal çevreyle) → Öz güven kaybı

  • Pasif-agresif iletişim veya sessizlik → Yalnızlık ve duygusal kopukluk

  • Aldatma ve güven kaybı → Hem değersizlik hem de yetersizlik hissi

Bu dinamikler yalnızca duygusal zarar oluşturmakla kalmaz; aynı zamanda ilişki terapisine başvurma ihtiyacını da artırabilir.


İlişkiden Bağımsız Olarak Yetersizlik ve Değersizlik Hisleri Nereden Gelir?


Klinik psikoloji alanındaki çalışmalara göre, yetersizlik ve değersizlik duyguları yalnızca ilişkisel deneyimlerden değil; çoğunlukla çocukluk travmaları, ebeveyn tutumları ve geçmiş deneyimlerden beslenir. Bireyin öz-değeri, erken yaşlardaki ilişkisel deneyimlerle şekillenir.

Yaygın kökenler şunlardır:

  • Aşırı eleştirel ebeveynler

  • Sevgi yerine başarıya odaklanma

  • İhmal veya terk edilme deneyimleri

  • Kıyaslanan çocukluk (örneğin: "Kardeşin senden daha başarılı")

  • Onay bağımlılığı

Bir klinik psikolog ile yapılan terapilerde, bu duyguların kökenine inilerek bireyin duygusal yüklerinden arınması ve daha sağlıklı ilişkiler kurması sağlanabilir.


Partnerimizle Birlikte Bunlarla Nasıl Başa Çıkabiliriz?


Çift terapisi ve ilişki danışmanlığı, bu duygularla baş etmekte en etkili profesyonel yöntemlerden biridir. Ancak bireylerin kendi başlarına da uygulayabilecekleri bazı stratejiler vardır:

  • Açık ve şefkatli iletişim: "Ben kendimi böyle hissediyorum" diyerek duyguları yargılamadan ifade etmek

  • Karşılıklı takdir: Küçük başarıları ve çabaları fark etmek

  • Duygusal ihtiyaçlara duyarlılık: Kadınların bağ kurmaya, erkeklerin ise takdir edilmeye daha yatkın olduğunu göz önünde bulundurmak (Sefa Özne, 2023)

  • Geçmiş travmaların farkındalığı: Partnerin geçmişini anlamaya çalışmak ama iyileştirme yükünü üstlenmemek

Bu adımlar, hem bireysel iyileşmeye hem de ilişki bağlarının güçlenmesine katkı sağlar.


Bireysel Olarak Bu Hislerle Nasıl Başa Çıkabiliriz?


Klinik psikologlar, bireyin kendi öz-değerini geliştirmesinin, ilişkilerdeki doyumu doğrudan etkilediğini belirtir. Kendiyle barışık bireyler, ilişkilerinde daha az bağımlı ve daha sağlıklı bağlar kurarlar.

İşte önerilen bazı kişisel gelişim çalışmaları:

  • Değer çalışmaları: Kişisel değerlerinizi belirleyin ve yaşantınızı bu değerlere uygun şekilde düzenleyin.

  • Günlük tutmak: Kendinizi takdir ettiğiniz, güçlü yönlerinizi yazdığınız bir günlük oluşturun.

  • Kendiyle şefkatli ilişki kurmak: Hatalarınızı kabul edin ve kendinize anlayışla yaklaşın (Neff, 2011).

  • Zihin-beden uyumu: Yoga, meditasyon, yürüyüş ve sağlıklı beslenme gibi uygulamalarla duygusal dengeyi koruyun.

Bu teknikler, özellikle bireysel terapide ele alındığında çok daha güçlü ve kalıcı sonuçlar doğurur.


İlişkilerde zaman zaman yetersizlik ve değersizlik duyguları yaşamak olağandır. Ancak bu duyguların ilişkileri yıpratmasına izin vermemek için hem bireysel hem de çift olarak farkındalık geliştirmek önemlidir. Sağlıklı bir ilişki, yalnızca partnerle olan bağ değil; kişinin kendiyle kurduğu duygusal ilişkiyle de doğrudan ilgilidir.

Bir klinik psikolog rehberliğinde yapılacak terapiler, hem bu duyguların kaynağını keşfetmek hem de ilişkilerde daha tatmin edici bir bağ kurmak için güçlü bir adım olabilir.




Kaynaklar



댓글


Psikolojiye dair ilgi çekici yazılarımı doğrudan gelen kutunuza almak için abone olun.

iletişim: badeaktekin@gmail.com | +90 (530) 553 64 65

bottom of page